Realist Olun ve Geçici Olan Şeylerden Korkmayın
17 Nisan 2020 tarihli Endeavor Webinar 4; Emre Kurttepeli’nin katılımıyla gerçekleşti. Bu cuma da geleneksel iş modelinden uzaklaşmak, ticaret, turizm, lüks tüketim gibi sektörlerin geri açılma süreçleri, uluslararası hasar ve tedbirler, girişimlerin neden kurumsal şirketlerden daha şanslı olabileceği gibi konulara değinildi. “Geçici olan hiçbir şeyden korkmaya lüzum yok,” kıssadan hisseli webinarda değinilen değerli noktaları sizlerle paylaşıyoruz.
Global vs. Yerel Yaklaşım
İlk olarak bu krizin farklı katmanlarına değinelim. Bu kriz, yerel ve uluslararası bazda yakından takip edilmesi gereken bir durum, iki kademeli bir gözleme ihtiyaç var. Para ve kredibilite sahibi gelişmiş ülkelerin bu krizden minimal hasarla çıkabilme oranı daha yüksekken, Türkiye gibi ülkeler tek başına o kadar da şanslı olmayabilir ve ekonomik anlamda bir gerileme görebiliriz. Globale açılmış Türk girişimler bu noktada daha şanslı olabilir. Seyahat, turizm, mobilite alanlarının kendine gelmesi ciddi bir zaman ve emek gerektirecek; eğer pandemi çok yakın bir tarihte son bulsa bile 2020 yaz ve 2021 kış turizmi ciddi anlamda negatif etkilenecek. Öte yandan Avrupa’ya yakın olduğumuzdan tekstil sektöründe olumlu adımlar atılabilir. İyileşme sürecinde ilk aşamada ticaret sektörünün ikinci aşamada ise turizm ve diğer hizmet sektörlerinin %20 kadarının önünün açılacağını düşünebiliriz.
Dünya çapında neler olacağı çok bulanık durumda. Krizin çıktılarını iyi değerlendirmeli ve kimseye yüzde yüz bağlı olunmaması gerektiğini anlamalıyız. Bütün yumurtalar aynı sepete koyulmamalı. Bunun yanı sıra iyileşme ve normale dönme sürecinde olan Çin, Almanya gibi ülkeleri takip etmek mantıklı.
Kurumsal Şirket vs. Girişimci Davranışındaki Fark
İki kademeli gözleme gerek duyulan bir diğer karşılaştırma ise kurumsal şirket — girişim arasında ortaya çıkıyor. Risk girişimci doğasının bir parçasıdır, girişimci dalgalanmalara ayak uydurabilir, girişimci inandığı şeyin peşini bırakmama lüksüne sahiptir. Özellikle başlangıç aşamalarında olan girişimler için en kötü senaryoda bile her şeyi bırakıp bir süre sonra yeniden başlama seçeneği mevcut olabilir. İyi bir fikir altı ay sonra da iyi bir fikir olacaktır. Fakat 100+ çalışanlı kurumsal şirketler bunu yapamayabilir.
Her şekilde bu dönemde kurucu ve lider olmak çok zor; fakat dürüst davranmak ve bu krizden kimle beraber ve nasıl çıkmak istediğine dair stratejik bir yol izleyip ona göre hareket etmek faydalı olacaktır.
Genel İş Modelinden Uzaklaşmak vs Adaptasyon
Bütün olumsuzluklara rağmen “tradisyonel iş modelinden ne kadar uzaklaşabiliriz ve uzaklaşırsak neler olur”u görmek için güzel bir dönem, dünya koca bir laboratuvara döndü, çeşit çeşit deney yapılıyor. Normalde yapmayacağınız çoğu şeyi deneyebilirsiniz, kaybedecek bir şey yok. Tıp güncel iş modeline ne kadar adapte olamadığını, eğitim sektörü ne kadar adapte olmaya yatkın olduğunu gördü. İnsanların belki de 20 yıl içinde gerçekleştirmeyi planladığı dijitalleşme öngörüleri vardı; şimdi bunu maksimum 2 yıl içinde yapmak zorundalar. Bu, uzun vadede olumlu bir gelişme olacak denebilir, dijitalleşme bütün o firmalara büyük bir ivme sağlayacak.
Bir diğer konu da evden çalışma. Ofis olmadan nasıl yaşanacağını gördük, buna adapte olabilenlerden geri dönmeyenler illa ki çıkacaktır. Kriz öncesi çoğu ekipte evden çalışma sistemini destekliyormuş gibi görünen çalışanların yarısı halinden memnun kalmadı. Uzaktan çalışma ve evden çalışma farklı konseptler, ikisinin aynı anda işleyebilmesi için teknik kadrolar çok iyi olmalı. Fiziksel dünyada 9–6 çalışılırken güncel sistemde işlerin yetişmesi daha önemli, gece daha verimli çalışabilen biri için öğlene kadar uyuyup gece geç saatlere kadar çalışma seçeneği oluştu.
Çizilmiş sınırların dışından bakabilmek gerek. Mesela temizlik işinde olan bir kurumun bu dönemde dezenfeksiyona evrilmesi, Bodrum’da oteli olan birinin o binayı başka bir şekilde işler hale getirebilmesi, havayolu şirketi sahibinin yolcu uçaklarını bir süreliğine kargo uçağı olarak kiralayabilmesi gibi alternatifleri akıl etmek gerek.
İhtiyaç vs. Lüks
Şu an büyüme değil verim ve nakit yönetimi ön planda. İşler normale döndükten sonra insanların konsere veya etkinliklere gitme oranları belki altı ay belki bir yıl daha düşük kalacak,. Sanat dünyası da sarsıldı, bugün galeriler kapalı, bunlar yarın açıldığında da kimsenin önceliği lüks tüketim olmayacak. Bu krizden sonra en zor kendine gelecek tüketim sektörlerinden biri bu olacak. Sanat da dijitalleşmeli sonucuna varıyoruz buradan.
Müşteri temasının azalması sonucu reklamcılık, eğlence, pazarlama, organizasyon alanlarında bir yerinde sayma durumu var. Sosyal mesafe bitse bile bu alanlarda eski verimlilik seviyesine geri gelinmesi zaman alacaktır. Ama bu alanda çalışan kişiler zaten yaratıcı olmaları ile ön planda, dolayısıyla birer öncü rolü üstlenip farklı açılardan bakmayı deneyebilirler.
COVID-19 Sonrası Tavsiyeler
1) İlk önceliğinizin çalışma arkadaşlarınız ve müşterilerinizin sağlık ve emniyeti olması gerekiyor. Bundan hiçbir durumda taviz vermeyin.
2) Bu kriz döneminde nakit akışı, karlılıktan veya büyümeden çok daha önemli. Hızla nakit akışı yönetimine geçin. Küçülüp ayakta kalmak, küçülmeden şirketinizi kapatmaktan her zaman daha iyidir.
3) Şu anda masraf kısmak kaçınılmaz. Geçmiş krizlerin bize verdiği derslerden biri, masraf kısmak konusunda en hızlı davrananın ayakta kaldığı. Unutmayın ki böyle dönemlerde, ne kadar zor olsa da masrafları düşürmek finansal kaynak bulmaktan çok daha kolay ve hızlıdır.
4) Her gider eşit değildir. Giderleri düşürürken miktardan ziyade stratejik (core-competency) olup olmadığına bakın. Stratejik giderler en son kısılacak olanlardır çünkü kriz sona erdiğinde ve yeniden büyüme dönemi başladığında bu giderlere tekrar ihtiyacınız olacak.
5) Tahsilatlarınıza çok dikkat edin, onları yakından takip edin.
6) Bu dönem sonunda ayakta kalanlar daha da güçlenecekler. Yani bu dönemi atlatınca öncesinden daha iyi günler sizi bekliyor. Bunu aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın.
Bu yazı Endeavor Ekibi’nden İdil Ertürk tarafından derlenmiştir.